Üzülmeyi kim ister ki? Elbette, aklı başında olan hiç kimse istemez. Üzüntü, Türk dil Kurumu Sözlüğünde "olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği" şeklinde ifade edilmektedir. Her ne kadar konu başlığı "Üzüntünün Çaresi" olsa da bu yazıyı gam, keder, tasa, sıkıntı, pişmanlık, öfke gibi olumsuz duyguların da bu başlığın kapsamı içinde bulunduğunu düşünerek okuyun lütfen sevgili okurlar. Üzüntü ve benzeri rahatsız edici duygular; bazen kişinin kendi yaptığı veya yapmadığı davranışların sonucunda meydana gelen hatalardan, bazen kaçırılan bir fırsattan, bazen kırılan bir kalpten ötürü oluşabilir. Kimi zaman da başka insanların bilerek veya bilmeyerek neden olduğu durumlar ve herhangi bir insandan kaynaklanmayan "kaderin cilvesi" diye tabir edebileceğimiz olaylar nedeniyle oluşur.
Her ne kadar istemesek de, hayatımızın bir parçası olan üzüntünün, ruhsal etkileri olduğu kadar fiziksel etkileri de vardır. Son yıllarda yapılan tıbbi araştırmalar sonucu, üzüntü ve benzeri olumsuz duyguların tansiyon, diyabet, kalp ve akciğer hastalıklarına yakalanma riskini artırdığına dair bulgular elde edilmiştir. Üzüntü aynı zamanda sosyal aktivitelerimizin azalmasına, yaşam kalitemizin düşmesine sebep olur. Hatta travma niteliğinde derin üzüntüye sebep olan bazı olaylar insanın hayatını altüst edebilir. Ayrıca, üzüntünün sebep olduğu motivasyon kaybı nedeniyle bir fırsat maliyeti ödememiz de muhtemeldir. Yani, moral bozukluğunun etkisiyle pasif kalarak, normal şartlarda elde edilebilecek kazanımlardan yoksun kalma gibi bir durum da söz konusu olabilir.
Hayatın bir bölümünü üzüntü kelimesi özelinde olumsuz duygular ve buna neden olan olaylar olarak kabul edersek, kalan kısımda muhteşem bir düzen olduğunu görürüz. Aslına bakarsanız üzüntü kısmı da düzenin bir parçasıdır. Bunu nereden mi biliyorum? Yaratıcının okuyup hayatı anlamamız için gönderdiği Kuran-ı Kerimdeki ilgili ayetlerin meallerini okuduğunuzda sanırım siz de bana hak vereceksiniz. Hadid Suresi 22. ve 23. ayetlerde insanların yaşadığı sıkıntılarla ilgili bilgiler yer almaktadır. "Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen her hangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez." Ayetlerden, başımıza gelen ve gelecek olan herhangi bir sıkıntının, derdin yani musibetin Allah'ın dilemesi ve onaylaması ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Burada, musibet kelimesine dikkatinizi çekmek istiyorum. İnsanın başına gelen her şey, Allah'ın bilgisi ve kontrolü dahilinde gerçekleşmekte, yani isabet etmektedir. Elbette, hayatta sıkıntılı durumlar olacaktır. Fakat, olumsuzlukları sorgulamak, olaylara takılmak yersizdir. Bu gerçeğin bilincinde olan insan, kendini boşu boşuna üzmez, daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürer.
Yorumlar
Yorum Gönder